Didem Seymen – Son yıllarda çalışanlar gerek dijitalleşmenin gerekse dünyadaki çoklu krizlerin etkisiyle zorlu bir dönemden geçiyor. Pandemi ile artan stres ve mutsuzluk, özellikle esnek çalışma saatleri ile birlikte mesai kavramının unutulmasıyla ortaya çıkan sessiz istifa, iş arama sürecinde veya çalışırken bir anda şirketle tüm bağını kesme gibi sorunlara yalnızca İK departmanları değil, şirketlerin en üst kademesinde de çözüm aranıyor. Global araştırma şirketi Gallup’un araştırmasına göre çalışanların stres oranının 15 yıl öncesine göre yüzde 40 arttığı iş dünyasında, şirketlerin en çok önem verdikleri konuların başında ‘çalışan esenliği’ geliyor.
Bağlılık 3 kat artıyor
Bireylerin mesleki ve kişisel hayatlarında iyi olmalarına odaklanan çalışan esenliği pazarı dünya genelinde 60 milyar dolara ulaşırken, yeni nesil çalışan esenliği platformu Wellbees’in CEO’su Melis Abacıoğlu, şunları anlatıyor; “Çalışan esenliği, insan kaynağının sürdürülebilirliğini ve günümüzün zorlu koşullarına karşı ‘yılmaz’ bireylerin oluşumunu destekliyor. Global araştırmalar, çalışan esenliği programlarının verimliliği yüzde 27 artırdığını ve bağlılığı 3 katına çıkardığını gösteriyor. 250 bin kullanıcımızdan elde ettiğimiz verilere göre de esenlik deneyimi yaşayan çalışanların bağlılığı yüzde 10 artarken işten ayrılma oranları yüzde 50 düşüyor.”
Sürekli ölçülmeli
Esenliğin altı aylık veya yıllık araştırmalarla ölçülmesi ile sağlıklı bir sonuç elde edilemeyeceğini belirten Abacıoğlu, “Bu periyotlarda yapılan araştırmaların ancak anketin yapıldığı anda çalışanın hissettiği duyguyu vereceğine inanıyoruz. Çalışan o gün kötü uyanabilir, ekip yöneticisiyle bir tartışma yaşayabilir, bunun neticesinde de ‘mutsuzum’ yazabilir. Halbuki bu çalışan belki bir gün sonra sorunlarını çözecek ve ‘mutlu’ yaşantısına devam edecek. İşte bu nedenle çalışanların esenliklerini sürekli olarak ölçmek, çok daha doğru aksiyonlar almaya olanak sağlıyor. Kurumsal şirketlerin yüzde 82’sinin bir esenlik programı olması da bunun önemini gösteriyor” dedi.
Gençler özgür bir iş ortamı istiyor
Abacıoğlu, yetenekleri elde tutmanın giderek zorlaştığı iş dünyasında şirketlere de önemli bir tavsiyede bulunuyor; “Genç yeteneklerin beklentilerini analiz ettiğimizde, çalıştıkları şirketlerde inisiyatif alabilecekleri, bireysel ve özgür ruhlu olabilecekleri, sosyalleşebilecekleri bir iş ortamı aradıklarını görüyoruz. Biz de bu kapsamda şirketlere, çalışanların her alanda gelişimlerini sağlayacak sosyal, entelektüel, fiziksel, finansal, çevresel, duygusal, spiritüel ve mesleki olmak üzere esenliğin sekiz boyutunu bütüncül bir yaklaşımla sunuyoruz.”
‘Bireysel datalarını paylaşmıyoruz’
Çalışanların esenlik durumunun sürekli olarak ölçülmesi ise akıllı teknolojiler ve günümüzde iş hayatını giderek daha fazla şekillendiren yapay zeka ile mümkün. Wellbees de kullanıcılarının günlük modu, uyku durumu, beslenme-diyetisyen-psikolog gibi farklı alanlardaki uzmanlarla görüşme durumu, okuduğu içerikler, takip ettiği etkinlikleri kuvvetli bir yapay zeka algoritması ile ölçerek her bireye özel tavsiyelerde bulunuyor, bir başka deyişle mutlu olmaları için bir formül sunuyor. Örneğin yalnız yaşayan, yeni mezun bir çalışana finansal okuryazarlık eğitimleri ve adım meydan okumaları önerirken, yeni baba olmuş bir çalışana doğum koçu ile görüşmesini ve Yeni Ebeveynler Kulübü’ne girmesini tavsiye ediyor. Veri gizliliğine büyük önem verdiklerini söyleyen Abacıoğlu, çalışanların bireysel datalarını hiçbir şekilde paylaşmadan, yalnızca genel ortalamalar üzerinden şirketlerin aksiyon almalarını sağladıklarını ifade ediyor.