Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi’nde düzenlenen Albaraka İslami Finans Zirvesi’ne katılıyor.
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar:
Böyle bir zir venin ülkemizde düzenlenmesi ayrıca önemlidir. Doğu batı arasında köprü rolü üstlenen Türkiye, finansal piyasalar arasında da aynı rolü oynamaya başladı. Geçen yıl hizmete açtığımız İstanbul Finans Merkezi, bu çabalarımızın ve vizyonumuzun adeta sembolü oldu. İstanbul’un finans ve İslami finans alanında büyük potansiyeli olduğunu uluslararası kurumlar da tasdik ediyor. Zirvenin, İslami ekonomi sisteminin temel taşı olarak İslami finansın etik standartlarının daha iyi anlaşılacağına vesile olacağını düşünüyorum.
Son yıllarda dünyamız köklü değişimden geçiyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan sistem, her yeni gelişmeyle daha şiddetli sarsılıyor. Şunu çok net görüyoruz; uluslararası sistemde denge kaybolmuş, belirsizlik artmış, istikrarsızlık ve kaos, dünyanın hakim rengi haline gelmiştir. Koronavirüs salgınının tahribatının enkazı kaldırılmadan Rusya-Ukrayna savaşı patlak vermiş, bunu 7 Ekim’de Gazze krizi izlemiştir. İsrail’in tüm insanlığın gözü önünde Gazze’de işlediği toplu katliamlar, küresel düzenin acziyetini gözler önüne sermiş, mevcut kurumlara olan güveni sarsmıştır. BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, dünyada düzeni sağlamakla mükellef yapıların adaletsiz ve çarpık karakteri bier kez daha ortaya çıkmıştır. Şu an dünyada mazlumu koruyacak, zalimi durduracak, zulmün önüne geçecek bir kurumsal mekanizma yoktur. Küresel güvenliğin teminatı olarak yıllardır bize anlatılan kurumlar, büyük bir zaaf içindedir. Eski hal muhal; ya yeni hal, ya izmihlal. Bu sözün adım adım gerçeğe dönüşmeye başladığına şahitlik ediyoruz. Türkiye olarak uzun süredir bu duruma dikkat çekmekteyiz.
Dünyanın devasa bir köye döndüğü günümüzde, sınırlar ve mesafeler bizi koruyamaz. Afrika’da onca yer altı kaynağına rağmen insanlar açlıktan ölüyorsa, Suriye’de, Sudan’da, Yemen’de kan akmaya devam ediyorsa, Gazze’de 35 bin 600 masum insan acımasızca katlediliyorsa, medeniyetlerin beşiği Akdeniz mülteci kabristanına dönüşmüşse, her yıl binlerce umut yolcusu son nefesini çöllerde, dağlarda veriyorsa, kusura bakmayın ama kimse kendini emniyette hissedemez, gece başını yastığa rahat koyamaz. Adaletin olmadığı yerde huzur ve barış olmaz. Güvenliğin olmadığı yerde demokrasi ve özgürlük olmaz.
Küresel sistemin elitleri bu tabloyu görmezden ve duymazdan geliyor. Fakat yaşadığımız her hadise, her bölgesel kriz, yıllarca biteviye giden her kanlı barış ve barış karşısındaki savaş, hepimize bu gerçekleri tekrar hatırlatıyor. İnsanlık olarak, hem kendimizin hem evlatlarımızın müreffeh bir dünyada yaşamasını istiyorsak, çözüm yerine sürekli sorun üreten mevcut sistemde özellikle ısrardan vazgeçmeliyiz. Bunun yerine daha dengeli, daha adilane, daha kuşatıcı bir sistemin kurulması için hep beraber el ele vermeliyiz. Karşı karşıya olduğumuz meydan okumalar, esasen hiçbirimize başka bir alternatif de bırakmıyor. Hangi inanca, kültüre, millete mensup olursak olalım; bunun için mücadele etmemiz gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum.
Aziz kardeşlerim… Küresel, finansal mimarinin varlık gayesi, aslında üretim ve refah atışına katkı yapmak olmalıdır. Var oluş gayesi, üretimi, istihdamı ve değer üretimini desteklemek olan finansal sistem, artık reel sektörden bağımsız ve reel sektörü sömüren bir yapıya dönüşmüştür. Sistem, gelir ve servet adaletsizliklerini besleyerek, yapay büyümeye yol açarak, az gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler üzerinde aşırı baskı oluşturuyor. 2008 krizinden sonra, borca ve faize dayalı finansal mimari, krizi doğuran sebepleri ortadan kaldırmaya dönük gerekli adımları atmadı. Sistemin yapısal sorunları açıkça gün yüzüne çıktığı halde, süreç geçici önlemlerle yönetilmeye çalışıldı. Bunun da mevcut sıkıntıları çözmek yerine derinleştirdiğini görüyoruz. Geldiğimiz noktada, küresel finans mimarisinin oldukça kırılgan bir yapıda olduğunu bugün süreci doğru okuyan herkes kabul ediyor.